24 Mart 2013 Pazar

Budapeşte maceramız 1 :)

Merhaba

Uzun süredir yazamadım ama cidden çok işim vardı:) Yeşil pasaportumuz olduğu için vize almamıştık ve kocaman bir problemimiz olmuştu.Hayatımızdan problemleri çıkarmaya başladığımıza göre sıra vize problemiydi.Vize almak için Budapeşte'ye gitmemiz gerekiyordu.Yolcuğumuzun ikinci durağı belli oldu. İnternetten hostel ayarladım.Tren bileti aldık ve yola çıktık.Gitmeden önce küçük bir valiz hazırladık.İçi giyecekten çok yiyecek doluydu:) Biraz abur cubur aldık.Zeynep nefis poğaçalarından yaptı.Tası tarağı toplayıp sabah 04.00'da tren garında olduk.Sabah evin önüne gelen taksici nereye gitmek istediğimizi sordu.Bende ''Gara de Nord'' dedim.Adam biraz durduktan sonra bastı kahkahayı:) ''Orası Bükteş'te ama isterseniz gideriz.''dedi :D Üfff amca yaa gece gece daha uyanmamışım bile dalgınlık işte anladın sen:D Tren garına gidene kadar dikiz aynasından bakıp pis pis güldü.Allah'tan yol kısaydı :D


Neyse gittik tren garına anamm in cin top oynuyor.Ortalıkta ''Tekin'' kimseler yok.Ama evsizlerin hepsi orada:) Biz biraz tırsttık ama Allah'tan bir şey olmadı. Eee bir sürü dualarla çıktık yola.İçeride kuş varmış.Zeynep evden çıkmadan önce yarım bıraktığımız ekmek parçasını çantasına atmıştı.Meğerse o kuşun nasibiymiş :)Kuş nasibini almaya yanımıza geldi:) Sonra kuşlar birken iki,ikiyken üç oldu :D Ben onların resmini(Fotograf değil ukalalar resim :P ) çektim.Zeynep'ten müthiş bir cümle geldi.''Adları belli işte yaa Zeynep,Cihat,Ceyda :)'' Tren saatinin gelmesiyle kuşlarımızla vedalaşıp o kadar ''tekin'' olmayan adamın yanından kazasız belasız kurtulmanın sevinciyle trene bindik.Kompartımanda üç kişiydik.Bir erkek yolcu vardı o da garibim uyuyormuş biz gelince kapı kitli olduğu için uyandırmak zorunda kaldık.Biraz ingilizce biliyormuş görevliler gelince bize yardımcı oldu.Yaklaşık yirmi dakika sonra görevli geldi.Biletleri kontrol etti ve pasaportlarımızı istedi. Pasaportlarımıza Romanya'dan çıktığımıza dair bir damga vurdu ve gitti. Macaristan'ın saati bizden bir saat geriymiş. Sınırı geçince saatlerimiz bir saat geri gitti. Resssmen zamanda yolculuk yaptık :D Şahitlerimiz var :D.Sonra boş bir kompartıman bulduk ve Zeynep ile oraya geçtik.Biraz uyuduk biraz etrafı izledik. Macaristan'a girişte tekrar bilet ve pasaport kontrolü oldu.Bu kontrollerden o kadar çok sıkıldım ki bir ara biletlerimi ve pasaportumu iple boynuma asacaktım.Gelen geçen baksın kardeş :)

Budapeşti  Keleti'de indik.Anam o ne öyle.Adamların mimarisi zaten mükemmel. Oradea'da bunun sinyallerini almıştık ama yok böyle bir şey ya.Bir tren garı yapmışlar otur gün boyu incele:)Daha önceden internetten bir sürü şey araştırmıştım.Google map sağolsun epey yardımcı oldu.Hostelle iletişimi de kuvvetlendirince yolumuzu kolayca bulduk.Metro ile hostele vardık.Metrodan inince kadının biri yanımıza yaklaşıp ''Siz Türk müsünüz?''dedi.Biz metroda konuşurken bizi duymuş.O da Türkmüş ve yüksek lisans araştırması için Macaristan'daymış.Bölümü mimarlıkmış ve bence araştırma için mükemmel bir ülke seçmiş. Biza yardımcı oldu sağolsun. Kaldığımız hostel Andrassy Caddesindeydi.Bu cadde Budapeşte'nin En gözde caddesiymiş. Bir nevi ''İstiklal Caddesi'' yani. Hostele gittik ve çantamızı odaya bıraktık. Hostelin olduğu apartman çok güzeldi.Yani bir görseniz hiç apartman gibi değildi.Filmlerde gördüğümüz klasik asansörlerden vardı. Hostel güzeldi. Kaldığımız oda da iki kişilikti.Çok şükür rahat ettik.Çantamızı odaya bıraktıktan sonra bir şeyler atıştırıp konsolosluğa doğru yola çıktık.Bir elimizde harita diğer elimizde adres nasıl gideceğimizi bulmaya çalışıyoruz apartmanların birince Yunus Emre Enstitüsü yazısını gördüm.''Aa bak Zeynep burada ne var.''dedim ve yandan bir ses geldi.''Hoş geldiniz arkadaşlar''İki adam arabadan iniyordu daha genç olandan bu cümleyi duyduk.Hakkı bey enstitüde görevliymiş.Ayak üstü biraz muhabbet ettik.Bize gideceğimiz adresi tarif etti.Metro ile gidebileceğimizi söyledi.Hatta abartıp metro bileti verdi sağolsun. Ne olur ne olmaz diye kartını istedim sağolsun hemen verdi.Bir sıkıntımız olursa yardımcı olabileceğini söyledi.



Önce metro ile sonra da troleybüs ile yolumuza devam ettik.Romanya konsolosluğunu kısa sürede bulduk.Kapıdaki görevli pasaportlarımızı istedi ve kontrol etmek için içeri gitti.Bende yandaki haritalara bakmaya başladım.Arad,Broşov gibi yerlerin turistik haritası vardı.Adam pasaportlarımızı geri verdi ve ingilizce bir şeyler söyledi.O kadar aksanlı konuştu ki hiç bir şey anlamadık :) Anlamadık dedik adam tekrar tekrar ve tekrar söyledi.Yani ben olsam yok bir şey diye sallardım ama adamda peygamber sabrı varmış.İnatla anlatmaya çalıştı :D:D:D En sonunda sinirlendi ve haritaları alıp elime tutuşturdu.Meğerse ''İsterseniz haritaları alabilirsiniz.'' diyormuş.Neyse bir avuç haritamız oldu :D


 Konsolosluktan içeri girdik.İçeride bir kaç kişi vardı.Biraz bekledikten sonra görevli ile görüştük.Vize almak istediğimizi söyledik.Belgelerimizi gösterdik.Görevli belgelerimizi kontrol etti ve vize almak için Türkiye'ye gidin dedi.Biz şok olduk tabi.Kendimizi ifade etmeye çalıştık.Adam tamam dedi ama evraklarda eksikler olduğunu söyledi.Saçma sapan iki tane belge istedi.Bir tane de sabıka kaydı.Bunları alıp gelin dedi.Bir belgeyi Türkiye'den alabilirsiniz dedi.Ayrıca uzun süreli vize almamız gerektiğini kişi başı 120 euro ödememiz gerektiğini söyledi.Biz Erasmus öğrencisiyiz diyoruz adam daha hala yok olmaz diyor.İyice bir canımızı sıktı.Sonra da ''Sorry'' deyip durdu.Hay ben senin sorry ne !

Biz konsolosluktan çıktı ama bizim moral sıfır.Benim zaten moral sıfırlığına müsait bir yapım var hadi neyse de baktım Zeynep de dağılmış.Hayır birinin canı sıkkınsa o kişi genelde ben olurum Zeynep de beni toparlar.Ama baktım bizim kızın durumu bizden kötü.Yok böyle olmayacak ''Dağıl,yamul ama tekrar ayağa kalkmasını bil !''dedim kendime.Zeynep'in moralini düzeltmeye çalıştım.Yol boyu yürüdük...Çoğunlukla düşündük.Cidden artık çok yorulmuştuk.Önümüze yeniden büyük bir problem çıkmıştı ama neden,niye ile uğraşacak vaktimiz yoktu.Zamanımız kısıtlıydı bu yüzden bir an önce toparlanmalıydık. Yolda ilgimizi çeken yerleri gezmeye başladık.Biraz gezmek kafamızı dağıtmak için gerekliydi.Sonra yemek yedik.Mc Donalds'da
chiken menü aldık ama sırf aç olduğumuz için yiyoruz.Harbiden reklamdaki gibi ''Mc Donalds gibisi yoook :P'' Sonra hostele gittik ve internetten araştırmaya başladık.Ailemize ve Cihat'a söyledik.Hep beraber el birliği ile araştırmalara başladık. Erasmus hocalarını bilgilendirdik.Cihat sağolsun bizim durumu anlatan yazımı ingilizceye çevirdi. Sabıka kaydını Türk konsolosluğundan alabileceğimizi öğrendik.Diğer iki belgeye ise gerek olmadığını...Canımızın sıkıntısı biraz da olsa geçti. Bizde moralimizi daha da yükseltmek için dışarı çıkıp gezmeye başladık.Bol bol yürüdük.Biraz kaybolduk biraz da japon turistlerin peşine takıldık.Budapeşte yolcuğumuzun ilk günü en çok gezdiğimiz gün oldu.267 tane fotoğraf çektik.Köprüden geçtik kaleye çıktık.Kalenin önünde gençler dans edip eğleniyordu.Ne olduğunu sorduk.Meğer baharın gelişini kutluyorlarmış. Aynı grubu gün içerisinde şehrin çeşitli yerlerinde gördük.Asansörle kaleye çıktık ve kaleyi gezmeye başladık.Orada çok fazla turist vardı. Budapeşte'yi yukarıdan izledik.Bol bol fotoğraf çektik.Kapının önünde keman çalan bir adam vardı.Adam Zeynep'i görünce elindeki kemanı Zeynep'in eline tutuşturdu.Bizim küçük kemancı başladı çalmaya:D Adam bizim fotoğrafımızı falan çekti.Meğer derdi başkaymış.Forint de forint diye tutturdu :D (Forint(Huf) Macar parası) forint yok dedik.''Nerelisiniz?'' dedi.Biz Türkiye deyince Türk parası istedi:D Neyse biz öğrenciyiz diyerek yırttık Allah'tan :D


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder